--Türk Usulü Ticaret 2 -- “Benim reklama ihtiyacım yok”

Ticaret zekâsı ve becerisi üzerine kaleme alınan her yazıda mutlaka Yahudilerden söz edilir. Edilmelidir de. Dünya çapındaki Yahudi şirketlerini ve markalarını dikkate aldığınızda bunun zaruri olduğunu görürsünüz. Ben de konuya böyle bir hikaye ile başlamak istiyorum.

İşte benim hikâyem:

Cebinde 10 lirası olan bir Türk ticaret yapmaya karar verdiğinde süreç şöyle gelişir; Cebindeki paranın 1 lirasıyla dükkân kiralar, kalan parasının tamamıyla ürün alıp dükkânına doldurur. Sonra dükkânın önüne bir tabure atıp bir elinde çay bir elinde sigara müşteri gelmesini bekler. Müşteriler gelip de alışveriş yaparsa ne âlâ ama kimsenin yolu o dükkâna düşmezse yandı gülüm keten helva.

Cebinde 10 lirası olan bir Yahudi ticaret yapmaya karar verdiğinde ise süreç şu şekilde olur; Cebindeki paranın 1 lirasıyla dükkan kiralar, 2-3 lirasıyla ürün alıp dükkanına doldurur, kalan parasıyla reklam yapar. Açtığı dükkânı, sattığı ürünleri, ürünlerin kalitesini ve fiyatlarının uygunluğunu cümle âleme duyurur. Sonra gelsin müşteriler… İyi bir fiyat stratejisi ile stokta tuttuğu ürünleri sattıkça yerine yenisini koymak da zor olmasa gerek.

Türkiye’de şirketler reklam vermeyi sevmiyorlar. (Yazılı ve görsel medyada her gün gördüğünüz şirketleri bir kenara koyun. Türkiye’de onların dışında binlerce şirket var. İstisnalar kaideyi bozmaz.) Dergi yayıncılığı yaptığım dönemde buna yakından tanık oldum. Reklam istemek için kapısını çaldığınız şirketin ilk sözü “bizim reklama ihtiyacımız yok” oluyor. Eğer bir yolunu bulup görüşmeye devam edebilirseniz bu defa da “reklamın bize ne faydası olacak?”, “önce haberimizi yapın sonra reklamı düşünürüz”, “reklama verdiğimiz para boşa gider” gibi sözlere muhatap oluyorsunuz. Bu sözleri duyduğumda “siz Coca-Cola’dan daha büyük bir marka mısınız ki reklama ihtiyacınız yok” demek geliyordu. Ne var ki müşteri daima haklıdır!

Günümüzde bir şeyler üretip ya da alıp satan herkesin/her şirketin reklama ihtiyacı vardır. Hem de eskisinden daha fazla ihtiyacı vardır. İletişim olanaklarının artmasıyla rekabet iyice acımasızlaştı. Farklı olduğunuzu olabildiğince çok kişiye, olabildiğince çok kanaldan anlatmak zorundasınız.

Ayrıca reklama verdiğiniz para boşa gitmez… Detaylarına girmeyeceğim. Bakınız; Gelir Vergisi Kanunu – Madde 40.

Konu ile ilgili diğer yazılar;

Türk Usulü Ticaret

Türk Usulü Ticaret 1 - "Küçük olsun benim olsun"